“Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak"
( Hristiyanların Kutsal Kitabı İncil'de Yuhanna 8:31'de bu söz yer alır. )
Bir arkadaşıma yazılarımı okuttum. Nasıl olmuş dediğimde : “seni
tanımasam roman yazmışsın ama çok uçuk olmuş derdim” dedi. Evet. Bu bir roman
olsaydı belki de her şey daha güzel olurdu. Bu yazılar toplanır ve belki bir
gün roman olarak yayınlanır. Ama gerçeğin bu kadar pervasız olduğu kimseye
malum olmaz.
Bir önceki yazımızda nasıl bir mücadele yöntemi kullanmamız
gerektiğinden bahsetmiştim.
Bu köpekperestlere hiç yanıt vermeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Saçma sapan,
deli saçması argümanlarına sessiz kalmak, maça 1-0 geriden başlamak
demektir.
Gerçi bu cevapların bazılarını daha önceki yazılarda
yayınlamıştım. Ama toplu bir “Saçma
sapan argümanlara adam akıllı yanıtlar” yazısı da şurada kenarda dursun.
Bizler gelip hayvanların yaşam alanlarını işgal ettik
İşgal
ettiğimiz alanlar saçmalığı için verilecek birkaç yanıt birden var.
1) Nasıl yani? Köpekler 30.000 Yıl önce insan yapay seçilimi ile
kurtlardan evrildi. Yani 30.000
önce kurt vardı ama köpek yoktu. Dolayısıyla biz onların yaşam alanını
işgal etmedik, onları kendi yaşam alanımıza çektik.
2) Bu köpeklerin burada Konstantinapol gibi şehirleri vardı da
biz mi işgal ettik?
3) Haklısın, bu dünyaya köpekler hakimdi. Okulları, hastaneleri,
vergi daireleri falan vardı. Biz de uzaydan gelip, hepsine el koyduk.
4) Tapusunu göstersin köpekler, biz de gidelim.
Artık
size bu argümanlarla gelenin geri zekalılık seviyesine göre seçin, beğenin ve
kullanın.
Onları da Allah yarattı
Yukarıdaki
linkte yer alan video bu sorunun da yanıtını veriyor aslında. Allah kurtları
yarattı, biz de o kurtları yapay seçilim baskısıyla köpeklere dönüştürdük. Birçok
işimizi gördürdük, yemek artıkları vererek de ücretlerini ödedik. Artık güvenlik
sistemlerimiz, polis teşkilatımız, özel güvenlik şirketlerimiz var. Avlanmak zorunda
da değiliz. Köpeğe ihtiyacımız yok. Sen evcil hayvan olarak sevmek, bakmak
istiyorsun. Olabilir. O zaman tasmasını tak, bakımlarını yaptır, başıboş
bırakma, sorumluluğunu üstü al. Bizim için problem yok.
Sokaklar, köpeklerin doğal yaşam alanıdır.
Hayır,
değildir. 30.000 yıl önce sokak mı vardı ki köpeklerin doğal yaşam alanı olsun?
Zaten 30.000 yıl önce köpekte yoktu. Biz kurtları yapay seçilim baskısıyla
köpeklere çevirdik. Dolayısıyla köpeklerin doğal yaşam alanı ağıllar, ev
bahçeleri vs. dir. Ama sokak değildir.
Köpekler iyi insanı – kötü insanı hisseder
Ve
pek çok kişi, kendisine düşünmek zor geldiği için bu saçmalığa körü körüne
inanır. Zaman zaman gazetelerde yer alan popüler haberlerden biri de “köpeğe tecavüz
etti” haberidir. İnsanlar köpekperestlerin yaymış olduğu hazır algılar varken
düşünmek istemezler. Hemen o algıları kullanırlar. Eh, bir de mağdur(!) olan
bir köpek vardır ortada… al sana iki algı birleşti mi? Hah… tam da
köpekperestlerin istediği ortam oluştu demektir.
Bir
kere neden saçma? Köpek perestlere göre, köpekler iyi insanı, kötü insanı
hissedebiliyor ya, o zaman kendilerine hallenen ve cinsel istismarda
bulunan kişiyi neden hissedemiyor? Neden ağır sapık olan, köpeğe hallenecek
kadar müptezel olan bu adama saldırmıyor? Haber bülteninde deniyor ki : kenar
bir mahallede aylarca tecavüz edilen köpek bulundu….” Aylarca? Köpekler iyi
insanı, kötü insanı ayırt edebiliyorlar ama ağır sapık bir adamı
anlayamıyorlar. Öyle mi? E, anladıysa neden aylarca bu ağır sapığın kendisine
cinsel istismar uygulamasına izin veriyor?
Köpekler saldırgan değildir.
Köpekler saldırgandır. Çünkü yapay seçilim baskısı ile
kurtlardan evrilen bu canlılar hazır yemek karşılığında özgürlüğünden, kendi
başına eş seçiminden, yavrularının hangisine bakacağından ve Benliklerinden
vazgeçmiş olan kurt bozuğudur. Bütün bu vazgeçtiği şeyler sonrasında evrimsel
kütüphanelerine yeni yeni kitaplar katmıştır. Ama evrimsel kütüphanesindeki
eski kitapları da yok etmemiştir. Sadece oturma odasındaki “Başucu kitaplığından” alarak, arka odadaki “Az
kullanılanlar” kütüphanesine taşımıştır. Yani eskiden bu köpekler kurtken
başucu kitaplığında “Sürü halinde avlanma, sürünün gelişimi için DNA yapısı en
uygun eşi seçip üreme, sürü liderliği için mücadele etme, sürünün sağlıklı
devam edebilmesi için zayıf yavruları sürüden uzaklaştırma ve hatta öldürme
gibi kitaplar varken, insanlara yanaşarak köpekleşme sürecinde bunların bir çoğunu
arka odadaki kitaplığa kaldırıp, yerine “Başucu kitabı” olarak, sahibini
koruma, yerleşkeye girenleri uyarma ve uyarıyı dinlemeyenlere saldırma, verilen
emirleri sorgusuz uygulama vb köpeklik özelliklerini güçlendiren “yeni
kazandıkları kitapları başucuna” koymuşlardır.
İşin en kötü tarafı da hayat ve üretim şartlarının
değişiminden dolayı artık insanların işine yaramadığı için köpekleri başıboş
bırakmaları olmuştur. Artık kurt gibi tek bir tür olmayan köpekler, kullanım
şartlarına göre, coğrafi ve iklim şartlarına göre çok fazla cinslere ayrıldığı
için; rast gele çiftleşerek çoğaldığı için sabit bir karaktere sahip olmayan,
melezleşen ve ne yapacağı belli olmayan anlık değişken karakterli canlılara
dönüşmüşlerdir. Yeni edindiği evrimsel bilgi kitapları artık işe
yaramamaktadır. Çünkü başında artık yiyeceğini garanti eden bir sahip, ne
yapacağını söyleyen bir lider yoktur. 30.000 yıl boyunca edindiği tecrübeler
hayatta kalmasına yetmemektedir. Kendilerine hayatını nasıl yaşayacağını dikte
eden sahipler, yani köpeklerin aklı artık ortadan kalkmıştır.
Bu nedenle hemen evrimsel kütüphanelerinin tozlu
raflarına geri dönüp, günlük olarak kullandıkları başucu kitaplarının yanına
eski kitaplardan da getirmişlerdir. Yani artık hem kurt, hem de köpek karakterlerinin berbat bir
karışımı haline gelmiştir.
Burada kırmızı bir mola vererek bir örnekle konuyu
anlatmak gerek. Sahipli köpek sigortalı işte çalışan, maaşını günü gününe alan,
işinde başarılı olduğunda ikramiye, tatil hakkı kazanan ve hatta iyi şartlarda
işi olan insana benzemektedir. Ama başıboş kalan köpekler ise mafyalık yapan,
saldıran, haraç kesen, ulu orta herkese meydan okuyan kanun kaçaklarına benzer.
Çünkü hayatta kalmak için yanlış cevabı seçmişlerdir.
Sokakta bir araya gelen köpekler hemen bir sürü oluştururlar. Eskiden genellikle
kasap dükkânlarının önünde, lokantaların yakınlarında, çöp konteynırlarının
olduğu bölgelerde yer alıp, evsel yiyecek atıklarıyla beslenir, bu bölgelere de
kimseyi sokmazlardı. Bu nedenle sokakta gezerken bahsettiğim bölgelerde yemek
yiyen köpeklere dikkat ettiğimiz zaman çok fazla bir sorun çıkmazdı. Orada
bulunan yiyecek potansiyelinden dolayı o kısıtlı dar alanı sahiplenirlerdi. Yiyecek
kaynağından sağlanan miktar da az olduğu için popülasyonları kısıtlı kalır,
yine sayıca bir tehdit oluşturmazlardı. Çünkü bir – iki köpekten oluşan bu
gurupta Alfa, yani lider diyebileceğimiz ve sürüyü yönlendirecek bir köpek
çıkmazdı.
Daha önceki yazmış olduğumuz Putperestlik
bitti mi? Bölüm 05 başlıklı yazımızda da belirttiğimiz mama firmalarının
bir tür “satış ve pazarlama” marifeti nedeniyle sokaklara mama dökülmesi,
yiyecek kaynağının giderek artmasına bağlı olarak genişleyen popülasyon artık
çift rakamlı sayılarda köpek sürülerinin oluşmasına neden olmuştur. Yani artık
köpek sürülerinin “yiyecek buldukları alanların çoğalmasıyla “Sahiplendikleri
ve saldırganlaşarak koruduğu alanlar artmıştır. Eskisi gibi çöplük gibi belli bölgeler
değil, hiçbir belirtisi olmayan ve tahmin edemeyeceğiniz alanlar köpekler
tarafından sahiplenilmiştir. Bu da çok sayıda köpeğin, sebebini anlayamadığınız
şekilde size saldırması anlamına gelmektedir. Ayrıca yoldan gelen geçenden
korkan iki – üç köpek yoktur karşınızda. İçlerinden biri Alfa, yani lider olan
bir sürü vardır. Ve sayıca (Eğer gurup halinde gezmiyorsanız” sayıca sizden
çok, “özenle” beslendiği için de güçlü köpekler vardır. Alfa tüm köpeklerin
lideri olarak hükmeder. Tehdit gördüğünde, ya da “Ona öyle geldiğinde” ama
aslında mantıklı bir sebep olmaksızın insanlara saldırırlar. Sadece insanlara
değil, sahipli köpeklere saldırırlar, diğer köpek sürülerine saldırırlar,
kedilere saldırırlar, çocuklara saldırırlar, kadınlara saldırırlar, yaşlılara
saldırırlar. Yani kafalarına göre saldırırlar da saldırırlar.
Bana neden saldırmıyorlar?
Az önceki paragraflarda sokak
köpeklerini ve sürülerini mafya çetelerine benzetmiştik. İşte sırf bu nedenden
dolayı köpekperestlere saldırmazlar. Çünkü onlar mama rantı elde etmek için
makbuzlu ya da makbuzsuz topladıkları bağışların küçük bir kısmıyla mama alıp,
o mafya çetesine “Haraç vermekte” Hangi mafya çetesi kendine haraç veren adamı
öldürmüş ki? Altın yumurtlayan tavuk kesilir mi hiç? Benim tanıdığım
köpekperestlerden biri sosyal medya sayfalarında: “bana neden saldırmıyorlar?”
argümanını çok fazla kullanırdı. Bir gün yüz yüze geldik. Elleride tırnak ve
diş izleri gördüm ve sordum: “hani size saldırmıyorlardı? Bunlar ne?” dediğimde
cevabı “ha, onlar önemli değil, ben besleme yaparken sabırsızlık yapan can(!)
ların bazıları şey yapıyor öyle. Ben alıştım. Önemli değil” dedi. (Tam bir
köpekperest dini mensubiyeti tavrı değil mi bu yahu? Neyse…)
Sokaktaki köpeklere mama verin, başını okşayın
saldırmazlar.
Bu argümanın boş ve aptalca olduğunu en acı şekilde Rahmetli Erinç
Pütün olayında gördük. Köpekleri çok seven ve beslemeye giden 35 yaşındaki
gencecik kadın Eskişehir’de köpekler tarafından parçalanarak can verdi.
Hayvanları Sokağa Atıyorlar.
Sokaklardaki başıboş köpeklere baktınız mı hiç?
İçlerinde hiç başıboş gezen Golden Retriever gördünüz mü? Ya da bir Labrador?
Husky? Terrier? Collie? St Bernard? Rod Vailler? Alman Kurt Köpeği?
Göremezsiniz. Çünkü fiyatları binlerce liralarla ifade edilen bu köpeklerin
ekonomik bir değeri var artı bu köpeğe bakmak istemeyenler, aldıkları paradan
biraz düşük bir ücret karşılığında “Sahiplendirme” adı altında satılıyor.
Düşünsenize, elinizde bir araba var. Ama siz ikinci ele satmak varken camı
kapısı açık bir şekilde sokağa bırakıyorsunuz? Süzme geri zekalı bir adam bile
bunu yapmaz. Hatta size şöyle bir şey de söyleyeyim. Bir arkadaşım facebook ta
bir sayfada “Sahiplendirme” ilanı okuyor ve bir Golden Retriever cinsi bir
köpeği sahiplenmek istediğini söylüyor. Sayfaya yorum yazıyor, telefon
numaraları alınıp veriliyor. Arkadaşım telefon edip aradığında “yarın yüz yüze
görüşürüz deniyor, randevu tayin ediliyor. Buluşma yeri ve saati geldiğinde
arkadaşım soruyor “Köpeği alabilir miyiz?” diye. (sayfada sözüm ona
sahiplendirme yapacağız deniliyor) Sahiplendirme (!) yapacağını söyleyen adam :”
bilader, sen salak mısın? Ya da beni mi salak sanıyorsun. Ulan kim kime 2000 TL
lik golden’i bedava verir?” diyor. Yani anlayacağız, bu işler 1400 sene önceki
gibi. Sözüm ona merhamet, iyilik, falan filan… ama işin içinde ekonomi var. O
çok hayvan severler, yuvaya kavuşturmaya çalışanlar, insanlara hayvan sevgisi
aşılamaya çalışanlar, sosyal medyada sayfa açanlar var ya… Onlara karşı
dikkatli olun. Bu işin MERHAMETLE ALAKASI YOK!
Siz Asıl Çocuklara Tecavüz
Eden İnsanlara Bakın Önce
Bu argüman da esasen tabir-i evvel ile “Mugalata” dediğimiz şeydir. Yani
yanıltmaca. Bizler: “Sokakta başıboş köpekler çocukları öldürüyor” dediğimizde
hemen bu saçma cümleyi bize söyler köpekperestler. Şimdi bu köpekperest kişiler
de aslında bal gibi biliyor suç işleyen insanlar için polis teşkilatı, adliye,
cezaevi, istihbarat vs olduğunu. Bizim iddiamız
“İnsanların hepsi melek… kimse suç işlemiyor” değil ki. Bizim iddiamız “Sokakta
başıboş köpekler insanlara saldırıp öldürüyor.”
Suç işleyen insanlar, suça karışan, yardım ve yataklık yapanlar nasıl ceza
alıp, toplum hayatından uzaklaştırılıyorsa, bu konuda çalışan bir sistem varsa
demek ki bu konuda yapılan bir şeyler var. Eksiği vardır, fazlası vardır o da
ayrı bir konudur.
Matematik konusunda ilk öğrendiğimiz bilgi şudur : “ elmalarla armutlar
toplanmaz.” Yani kıyas edeceğimiz şeyler aynı cinsten değilse, buna kıyas
değil; “süzme geri zekalılık” denir. Sokak köpeklerinin tehlikeli olduğunu,
insanlara zarar verdiğini söylediğimizde bunu insanların işlediği suç oranıyla
kıyaslamak ya süzme geri zekalılık, ya da insan nesline ihanet olarak
değerlendire biliriz. Üçüncü seçenek de “Çıkar amaçlı mugalata yapmak”tır.
Tam da bu noktada şunu sormak gerekmektedir. “İnsan insana saldırınca
cezası var. Peki köpek insana saldırırsa kim
ne ceza alacak?
Saldıran, insan ölümlerine sebep olan köpek ne olacak? O da geçici barınak
ve rehabilite merkezindekindeki belediye veterinerin kararına göre ya itlaf
edilecek, ya da 10 gün rehabilite(!) edilerek tekrar alındığı yere götürülecek.
Sizce, görevini yoğun ya da rahat şekilde işini yapsa da aynı maaşı alacak olan
biri; kendisini linç edecek olan bu müptezel köpekperstlere direnerek köpeği
itlaf eder mi? Sanmam… belediye başkanının bu personelinin arkasında durması
gerekir. Belediye başkanının da bu müptezellerle direnecek kadar kararlı, güçlü
ve “Delikanlı” olması gerekir. Eğer durum böyle değilse 10 rehabilite(!) edilen
saldırgan başıboş köpek aynen alındığı yere, yani sokağa; başka insanları da
ısırsın diye bırakılacak. (Allah korusun) o köpek sizin çocuğunuzu öldürmüş
olsa, on gün sonra o çocuk katili sokakta size bakacak. Siz de evladınızın can
acısının verdiği o ruh haliyle o köpeği öldürseniz, siz de evlat acısının
üzerine bir de hapislere düşeceksiniz… işte bu köpekperestler tam olarak bunu
istiyor. İnanın topluma bu kadar kötülüğü üç harfli – dört harfli terör
örgütleri bile yapmıyor.
Bu yazımızı burada sonlandırmıyorum. yeni yeni köpekperest argümanlar geldikçe yanıtlarını alta yazarak yazımızı güncellemeye devam edeceğiz.
Devam edeceğiz…
Yorumlar
Yorum Gönder