Putperestlik bitti mi? Yazı dizimizin bundan
sonrasını net olarak anlamak için önceki yazılarımızı okumanızı tavsiye ederim.
Yoksa fanatik Canisteistler gibi “Yahu bunlar gerçekten köpek düşmanı mı?” diye
düşünebilirsiniz.
Ama ben biliyorum ki siz büyük bir ihtimalle “bir
ara okurum.” Diyerek okumayacaksınız. O nedenle kısaca özet geçelim.
Cahiliye dönemi öncesi Araplar Allah’a aynen
bizim gibi inanıyorlardı. Tek bir farkla. Kabe’nin içini ve etrafını dolduran
360 adetten daha fazla putun kendilerini Allah’a ulaştıracağını düşünüyorlardı.
Bu putlar Mekke’nin hem sermaye sahiplerinin hem de Mekke halkının ciddi
gelirleri anlamına geliyordu. Bu nedenle bu putlara inanmayanlara, bu putlara
saygısızlık yapanlara ahır hakaretler ederek, küfürler savurarak, ölümle tehdit
ederek, silahlı ya da silahsız saldırıyorlardı. Ve hep bir bahane bularak
putların ne kadar önemli olduğunu, onlar sayesinde yağmur yağdığını, onları
kervanları koruduğu ve birçok saçma sapan argümanı kullanarak putlarını
kutsarlardı. Çünkü bunun karşılığında da çevreden bu putlara saygı göstermek,
kurban adamak, ibadet etmek için ciddi miktarda hacı kafileleri geliyordu. Bu da
para ve zenginlik demekti. Aynı zamanda da bu putlara sahip oldukları için
saygınlık demekti.
Hz. Muhammed (S.A.V.) peygamberlik görevine başlayınca
tam anlamıyla bir devrim başlattı. Mekke’nin putlardan gelen saygınlığını,
zenginliğini ve dünyevi kudretini elinin tersiyle iterek : “La İlahe İllAllah”
dedi. Yani “Allah’tan başka ilah yoktur” ve bunun sonrasında da HZ.Muhammed’e
inanılmaz bir linç kampanyası organize edildi. Tabii ki inananlara da. Taşlandılar,
sürüldüler, ekmeklerinden edildiler. Çünkü işe yaramaz tahtadan ve taştan
putlara gerektiği şekilde davranmışlar ve
onların kutsallığını reddetmişlerdi.
Bugün aynı putperestlik yine yaşanıyor. Sokakta
başıboş köpeklere tıpkı cahiliye dönemi Arapları gibi kutsiyet atfeden bir
gurup var. Sayıca azlar. Fakat okumayan, araştırmayan, düşünmeyen bir kitle, bu
azgın ezici azınlığın hazır algılarını kabul ederek, onların dilinden konuşuyor.
Tıpkı cahiliye dönemi Araplarının muktedirlerinde olduğu gibi küçük ve zalim bir
azınlık bu işlerden hem menfaat sağlıyor, hem de topluma yaptıkları kötülüğe
rağmen saygınlık kazanıyor.
Arada düşünen, araştıran ve doğruyu anlatmak
için meydana çıkanlar oluyor. İşte o kişilere de sosyal medya linçi, küfür,
hakaret, tehditler savruluyor. Korkutuluyor. Organize bir şekilde bu kişileri
işsiz ekmeksiz bırakmak için kumpaslar kuruluyor. Aslında gerçeği ve doğruyu
söyleyen insanlar bu zalim ve azgın kalabalık tarafından itibarsızlaştırılıyor.
Her türlü rezilliği yaparak makamlardaki görevli kişiler tehdit ediliyor.
Yani bu gün geldiğimiz noktada, cahiliye dönemi
Arabistan’ında ne yaşanıyorsa; bu gün de aynısı yaşanıyor. Tek farkla, onların
putu Lat, Menat, Uzza ve diğerleriyken, bu günün putları da sokaktaki başıboş
köpekler.
Bir sürü saçma sapan argümanla bu putperestlik
yayıldıkça yayılıyor. Biz de bu putperestliğe itiraz edenleriz. Bu zalim rant
düzenine başkaldıranlarız.
Bir önceki yazımızda sizlere bu saçma sapan
argümanlardan, ve bu argümanların neden saçma ve asılsız olduğundan bahsederek
konunun aydınlanmasına çabaladık. Bu yazımızda da devam ediyoruz. Bakalım bu
2020 model putperestler ya da canisteistler ne demişler? Ve bu saçma
argümanlarının gerçek cevapları neler?
Sokaktaki köpeklere mama verin, başını okşayın
saldırmazlar
Hem kendi
yoldaşlarıyla, hem de insan aklıyla dalga geçen bu argüman için uzun uzun
yazmayacağım. Eskişehir. Erinç Pütün. Hayvan sever bir vatandaşımızdı. Eskişehir’de
başıboş köpekleri beslemeye gittiği yerde başıboş köpeklerce öldürüldü. https://www.sozcu.com.tr/2015/gunun-icinden/eskisehirde-sokak-kopekleri-kadini-parcaladi-771673/
Hadi diyelim ki biz başıboş sokak köpeklerini sevmiyoruz. E,
Erinç Pütün? Bu genç kadın seviyordu, besliyordu, başlarını okşuyordu? Neden o
zaman başıboş köpekler bu kadını parçaladı? Ya başıboş köpekler tatsız bir şaka
yapıyor, ya da bu canisteistler yalan söylüyor.
HAYVANLARI SOKAĞA ATIYORLAR
Sokaklardaki başıboş köpeklere baktınız mı hiç?
İçlerinde hiç başıboş gezen Golden Retriever gördünüz mü? Ya da bir Labrador?
Husky? Terrier? Collie? St Bernard? Rod Vailler? Alman Kurt Köpeği?
Göremezsiniz. Çünkü fiyatları binlerce liralarla ifade edilen bu köpeklerin
ekonomik bir değeri var artı bu köpeğe bakmak istemeyenler, aldıkları paradan
biraz düşük bir ücret karşılığında “Sahiplendirme” adı altında satılıyor. Düşünsenize,
elinizde bir araba var. Ama siz ikinci ele satmak varken camı kapısı açık bir
şekilde sokağa bırakıyorsunuz? Süzme geri zekalı bir adam bile bunu yapmaz. Hatta
size şöyle bir şey de söyleyeyim. Bir arkadaşım facebook ta bir sayfada “Sahiplendirme”
ilanı okuyor ve bir Golden Retriever cinsi bir köpeği sahiplenmek istediğini
söylüyor. Sayfaya yorum yazıyor, telefon numaraları alınıp veriliyor. Arkadaşım
telefon edip aradığında “yarın yüz yüze görüşürüz deniyor, randevu tayin
ediliyor. Buluşma yeri ve saati geldiğinde arkadaşım soruyor “Köpeği alabilir
miyiz?” diye. (sayfada sözüm ona sahiplendirme yapacağız deniliyor)
Sahiplendirme (!) yapacağını söyleyen adam :” bilader, sen salak mısın? Ya da
beni mi salak sanıyorsun. Ulan kim kime 2000 TL lik golden’i bedava verir?”
diyor. Yani anlayacağız, bu işler 1400 sene önceki gibi. Sözüm ona merhamet,
iyilik, falan filan… ama işin içinde ekonomi var. O çok hayvan severler, yuvaya
kavuşturmaya çalışanlar, insanlara hayvan sevgisi aşılamaya çalışanlar, sosyal
medyada sayfa açanlar var ya… onlara karşı dikkatli olun. Bu işin MERHAMETLE
ALAKASI YOK!
Peki, bir şeye daha sizi uyandıracağım. Neden kaymakamlara,
valilere, belediye başkanlarına, son zamanlarda müftülüklere (müftülükler bu
rant ve şirke nasıl alet oluyor, onu da anlamış değilim) gidip sokak hayvanları
için besleme, bakım vs yaptırmak için ziyarete gittiklerinde fotoğraf çektirip
haber yaptırıyorlar ya. Hah, o fotoğraflarda bu dernek başkanlarının
sahiplendiği, baktığı köpekler içinde hiç sokak köpeği yok? Orta segment
bir ceptelefonunu sokağa bırakmayan adam, o cins köpekleri de bırakmaz. Siz de
zannediyorsunuz ki “Ay bu insanlar ne kadar da merhametli… bak köpeklere yuva
arıyorlar.” Aradıkları “Al – Sat” tan komisyon… uyanın.
Çok sevdiğim bir fıkradır. Kanuni Sultan
Süleyman bir gün İncili Çavuşu çağırtır. İncili Çavuş’un sağda solda payitaht
halkının artık neredeyse Müslüman gibi yaşamadığı konusunda dedikodu yaptığını
duyan Kanuni, O’na bir ders vermek ister. İncili Çavuş el pençe divan huzura
gelir. Kanuni : “ bre incili, bana Müslümanlardan hiç namaz kılmayan, abdest
almayan iki kişi getir, sana 1000 altın vereceğim” der. İncili Çavuş : “ buyruk
hünkârımızındır.” Der ve çıkar. İki dakikaya kalmaz İncili Çavuş içeri girer. Girer
de, yanında saray camiinin imamı ile müezzini vardır. İncili Çavuş : “buyur sultanım
istediğin adamları getirdim” der. Kanuni gördüğü duruma bir anlam veremez ve
sorar : “bre İncili, ben sana git bana namaz kılmayan abdest almayan iki Müslüman
getir dedim, sen de getire getire bizim saray camiinin imamıyla müezzinini getirmişsin.
Bu ne iştir?” İncili Çavuş bu, hemen patlatır cevabı : “Sultanım, sen bunlara
maaş vermesen, bunlar namazı abdesti bırak, gusl bile almaz” der.
Devam edeceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder