2020 yılına geldiğimizde ne olduğunu anladığımız dinin adı Canisteizmdir. Pek çoğunuz bu din ismini ilk defa duyuyor sanırım. Canis Latincede “köpek” anlamına gelmektedir. Bir tür köpeklere tapma dini olarak da anlayabiliriz. Türkçe olarak köpekperestlik dini olarak isimlendirilebilir. Yaşanan her olayda, her durumda köpekleri haklı bulmak, gerekirse köpeklerin kabahatlerini örtmek için kurbanlara ve yakınlarına iftira atmak gibi pek çok “ibadetleri” vardır.
Bu yeni din bir başka yönüyle Arap
putperestliği ile çok benzerlik gösterir. Tıpkı cahiliye dönemindeki gibi bir
din anlayışına sahip olan bir gurupla karşı karşıyayız. Zaten bu nedenle
yazılarımıza ilk önce Arap putperestliğinin ne olduğunu anlatarak başladık.
Bu yeni din ve inananlarını öyle gizli kuytu
köşelerde saklanan kişiler olarak düşünmeyin sakın. Onlar mahallenizdeki komşu,
sokağınızdaki esnaf, okuldaki öğretmen gibi her yerde gördüğünüz, her yerde
karşınıza çıkan, görünüşte herkes gibi olan insanlardır. Pek çok argüman ile
sizi de kendi saflarına çekmek için sizi etkilemeye çalışırlar. Bu argümanları
kabul etmeyen insanlara da sosyal medya linçleri uygularlar, mobing yaparlar. İsterseniz
gelin önce bu argümanlara bir bakalım.
Yazık hayvancıklara
Bu argüman genel giriş cümlesi gibidir. Önce bir
mağduriyet yaratıp, sonra sizi de bu mağduriyete duyarlı olmaya davet ederler. Ardından
da : “Allah bu hayvanları böyle aç bırakmamızın hesabını bize sorar” gelir. Bunu
söylerken hiç kimsenin aklına da şu gelmez : “acaba bu sokaktaki başıboş
köpekler saldırı mı? Mağduriyet yaratır mı? Ülkede genel durum nedir?” İnsan,
en az antrenmanı beynine yaptırdığı için beyin, olabildiğince tembel davranıp “Tabi
ya… yazık hayvanlara” diyerek zokayı yutar. Ve köpekperestlerle aynı volümde
olmasa bile, en azından karşılarına çıkıp “yanlış yapıyorsunuz” diyemez.
Belediyeler katil
Bu argümanda da bir “Mağdur var, yardım et”
havası vardır. Ama esas amacı çok daha farklıdır. Köpekperestler, 5199 sayılı
kanuna göre yapılmış geçici barınma ve rehabilitasyon merkezlerinde (dikkat
edin, barınak değil) sürekli barınak olarak lanse eder. Hiç biri de “Rehabilitasyon
merkezi” demez. Sonrada başlarla yalan yanlış algı yönetmek için hikayeler
anlatmaya: “Barınaklarda hayvanlar öldürülüyor, oraya giren hayvan sağ
çıkamıyor, hayvanlar açlıktan birbirini yiyor vs.” işin aslı şu : belediyeler
5199 sayılı kanuna göre sokaklardaki başıboş hayvanları toplayıp,
kısırlaştırıp, tekrar aldıkları yere bırakmaktadır. Ve bu ‘rehabilitasyon’
işlemleri de Geçici barınma ve rahabilitasyon merkezlerinde yapılmaktadır. Ancak
köpekperestler için burası en tehlikeli yerlerdir. Çünkü belediyelerin hepsi
5199 sayılı kanundaki görevleri canla başla yapsalar, sokakta üreyen köpek
kalmayacak ve bu sorun kendiliğinden bitecektir. 2004 yılında yapılan 5199
sayılı hayvan hakları kanunun amacı budur. Fakat, barınakları cehennem gibi
korkunç gösteren köpekperestler, hayvanları toplayıp kısırlaştırmak için gelen
belediye çalışanlarına saldırarak köpeklerin kısırlaştırılmasını
engellemektedir. Az sayıda ama aktif ve organize bir gurup bu “köpeklerin
kısırlaştırılmasını engelleme” faaliyetini çok başarılı bir şekilde
sürdürmektedir. Belediye çalışanları inatla ve sabırla bu kişilere tahammül
edip işlerini yaptıkları zaman ne oluyor peki? Bu kişiler belediye
başkanlarının makamlarına kadar gidip pervasızca bağırıp, çağırıp her türlü
hakareti ediyor, suçluyor, bir anlamda belediye başkanlarını yıldırıyor. Belediyeler
de “yahu ne uğraşacağız köpekle kediyle… başımıza bir sürü insan toplanıp
rezillik yapıyor” diyerek kısırlaştırma işlerini minimuma indiriyor. Bunun sonucunda
da ne oluyor dersiniz? Tabii ki sokaklarda başıboş dolaşan köpek sayısı
artıyor. Kısırlaştırılmadıkları için çoğalıyorlar. Peki bu köpekperest kitle bu
köpeklerin artması için neden bu kadar rezillik ve gürültü yapıyor biliyor
musunuz? Köpek maması satılsın diye.
Yukarıdaki paragraftan daha en az 15-20 yazı
daha çıkar. Yazacağım. Ama şimdi değil…
Bizler gelip hayvanların yaşam alanlarını işgal ettik
En saçma
köpekperest argümanı da aslında budur. Ama nedense halen çalışan bir
argümandır. Gelin köpeklerin tarihlerine bir bakalım. Ben burada çok özet
geçeceğim, meraklısı Google araması yaparak zilyon tane kaynak bulabilir
Köpek adını
verdiğimiz tür, yaklaşık 30.000 yıl kadar önce vahşi kurtlardan yapay seçilimle
evrilmiştir. İnsanların yiyecek artıklarıyla beslenmenin kolay olduğunu fark eden
bazı kurt türleri insan yerleşkelerine yaklaşmış, insanlar da zaman içerisinde
bu kurtları yanlarına alarak “yapay seçilim” ile kurttan köpeğe evrilmesini
sağlamış ve hatta bu süreci hızlandırmıştır. Yani aslında doğada köpek diye bir
tür olmamıştır. İnsan müdahalesiyle kurtlardan evrilerek köpek haline
gelmiştir. Dolayısıyla biz belki vahşi hayvanların yaşam alanlarının çok küçük
bir bölümüne şehirler kurduk, evler, işyerleri yaptık ama bizim yaşam
alanımızın da olması gerekmez mi? Yani biz insan türü olarak başka bir
gezegenden gelip burayı işgal mi ettik?
Onları da Allah yarattı
Çok kurnazca
bir argüman. Tam Arap putperestlerinin yaptığı gibi bir kumpastır bu aslında. Bu
konun net anlaşılması için bir örnek vermeliyim. Bir inşaattan bahsedersek, bir
inşaat hammaddesi üreticisi, bir yarı mamul üreticisi, bir malzeme üreticisi ve
bir yapımarket düşünün. Bir müteahhit ne yapar? Gider bir yerden beton, bir
yerden demir, bir yerden fayans, bir yerden pvc doğrama, bir yerden cam vs
alıp, işçileri çalıştırıp bir bina yapar. Ve biz ne deriz? “bu binayı müteahhit
falan yaptı” deriz değil mi? Doğrusu da budur.
Aynı durum
kurt – köpek üretimi noktasında da olmuştur. Yani Allah kurtları yaratmış,
insanoğlu ise bu hayvanların yeme, yaşama, üreme gibi pek çok noktada yapay
seçilim baskısı oluşturarak gelişimlerini farklı bir yöne döndürmüştür. Yani Allah
kurtları yarattı, ama biz onu köpeğe çevirdik. Köpekler artık Allah’ın
yarattığı kurt gibi hayvanlar değildir. Fakat DNA kütüphanesinde eski kurt
özellikleri de halen var. 30.000 yıldan bu yana kurt gibi yaşamamışlar,
insanlar bu kurtları baskılayıp köpeğe dönüştürmüştür. Ancak içlerinde yine “sürü”
olma, sürüyü kourmak için bir hiyerarşi gibi özellikler bulunmaktadır. Buna ek
olarak lider gördüğü sahibine bağlılık, alan koruma, komutlu saldırı gibi yeni
özellikler de genetik kütüphaneye karılmıştır.
Nasıl ki
yapılan bir apartmanı yapan isim olarak “çimento fabrikası bu binayı yaptı”
demiyorsak, binayı yapanı “falanca müteahhit” olarak gösteriyorsak aynı durum
köpekler için de geçerlidir. Allah kurtları yaratmıştır, ama onu köpek haline
insanlar getirmiştir.
Sokaklar, köpeklerin doğal yaşam alanıdır
Hayır
kardeşim, değildir. Çünkü insanoğlu kurtlardan yapay seçilim baskılaması
sonucunda elde ettiği köpekleri bir işte kullanmak için elde etmiştir. Avda yardımcı
olsun, kapıda bekçilik yapsın, kurt saldırıların aktif koruma yapsın vs
Sokaklar köpeklerin
yaşam alanıdır demek en az “Çamaşır makinelerin yeri sokaklardır” demek kadar
saçmadır. Çünkü insanlar bu hayvanlardan birçok şekilde yararlanmak üzere
yanlarında bulunduruyorlardı. Çeşitli işlerinde köpeğe ihtiyaç duyan insanlar
işlerine gelen köpeği evinde, bahçesinde ağılında, çiftliğinde barındırıyordu. Tıpkı
bizim bu gün otomobillerimizi kullanıp, sonrada bir yerde otomobillerimizi
bulundurduğumuz gibi.
Kısacası köpeklerin
doğal yaşam alanları insanların evlerinin bahçeleridir. Sokaklar değil.
Köpekler iyi insanı – kötü insanı hisseder
Ve pek çok
kişi, kendisine düşünmek zor geldiği için bu saçmalığa körü körüne inanır. Zaman
zaman gazetelerde yer alan popüler haberlerden biri de “köpeğe tecavüz etti” haberidir.
İnsanlar köpekperestlerin yaymış olduğu hazır algılar varken düşünmek
istemezler. Hemen o algıları kullanırlar. Eh, bir de mağdur(!) olan bir köpek
vardır ortada… al sana iki algı birleşti mi? Hah… tam da köpekperestlerin
istediği ortam oluştu demektir.
Bir kere
neden saçma? Köpek perestlere göre, köpekler iyi insanı, kötü insanı
hissedebiliyor ya, o zaman kendilerine
hallenen ve cinsel istismarda bulunan kişiyi neden hissedemiyor? Neden ağır
sapık olan, köpeğe hallenecek kadar müptezel olan bu adama saldırmıyor? Haber
bülteninde deniyor ki : kenar bir mahallede aylarca tecavüz edilen köpek
bulundu….” Aylarca? Köpekler iyi insanı, kötü insanı ayırt edebiliyorlar ama ağır
sapık bir adamı anlayamıyorlar. Öyle mi? E, anladıysa neden aylarca bu ağır
sapığın kendisine cinsel istismar uygulamasına izin veriyor?
Köpek zeki bir hayvan değildir, kutsal bir
hayvan değildir, melek değildir… ödül ve ceza ile istediğiniz her şeyi yapan,
kendi çıkarını düşünen, deforme edilmiş ve özellikleri çok bozulmuş bir “eski
kurt” cinsidir.
Şimdi bir kahve için, bu yazdıklarımı bir daha
düşünün. Sonra lütfen gelip yorumlarda fikrinizi bildirin.
Devam edeceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder