Ana içeriğe atla

Putperestlik bitti mi? Bölüm 03

 


2020 yılına geldiğimizde ne olduğunu anladığımız dinin adı Canisteizmdir. Pek çoğunuz bu din ismini ilk defa duyuyor sanırım. Canis Latincede “köpek” anlamına gelmektedir. Bir tür köpeklere tapma dini olarak da anlayabiliriz. Türkçe olarak köpekperestlik dini olarak isimlendirilebilir. Yaşanan her olayda, her durumda köpekleri haklı bulmak, gerekirse köpeklerin kabahatlerini örtmek için kurbanlara ve yakınlarına iftira atmak gibi pek çok “ibadetleri” vardır.  

Bu yeni din bir başka yönüyle Arap putperestliği ile çok benzerlik gösterir. Tıpkı cahiliye dönemindeki gibi bir din anlayışına sahip olan bir gurupla karşı karşıyayız. Zaten bu nedenle yazılarımıza ilk önce Arap putperestliğinin ne olduğunu anlatarak başladık.

Bu yeni din ve inananlarını öyle gizli kuytu köşelerde saklanan kişiler olarak düşünmeyin sakın. Onlar mahallenizdeki komşu, sokağınızdaki esnaf, okuldaki öğretmen gibi her yerde gördüğünüz, her yerde karşınıza çıkan, görünüşte herkes gibi olan insanlardır. Pek çok argüman ile sizi de kendi saflarına çekmek için sizi etkilemeye çalışırlar. Bu argümanları kabul etmeyen insanlara da sosyal medya linçleri uygularlar, mobing yaparlar. İsterseniz gelin önce bu argümanlara bir bakalım.

Yazık hayvancıklara

Bu argüman genel giriş cümlesi gibidir. Önce bir mağduriyet yaratıp, sonra sizi de bu mağduriyete duyarlı olmaya davet ederler. Ardından da : “Allah bu hayvanları böyle aç bırakmamızın hesabını bize sorar” gelir. Bunu söylerken hiç kimsenin aklına da şu gelmez : “acaba bu sokaktaki başıboş köpekler saldırı mı? Mağduriyet yaratır mı? Ülkede genel durum nedir?” İnsan, en az antrenmanı beynine yaptırdığı için beyin, olabildiğince tembel davranıp “Tabi ya… yazık hayvanlara” diyerek zokayı yutar. Ve köpekperestlerle aynı volümde olmasa bile, en azından karşılarına çıkıp “yanlış yapıyorsunuz” diyemez.

Belediyeler katil

Bu argümanda da bir “Mağdur var, yardım et” havası vardır. Ama esas amacı çok daha farklıdır. Köpekperestler, 5199 sayılı kanuna göre yapılmış geçici barınma ve rehabilitasyon merkezlerinde (dikkat edin, barınak değil) sürekli barınak olarak lanse eder. Hiç biri de “Rehabilitasyon merkezi” demez. Sonrada başlarla yalan yanlış algı yönetmek için hikayeler anlatmaya: “Barınaklarda hayvanlar öldürülüyor, oraya giren hayvan sağ çıkamıyor, hayvanlar açlıktan birbirini yiyor vs.” işin aslı şu : belediyeler 5199 sayılı kanuna göre sokaklardaki başıboş hayvanları toplayıp, kısırlaştırıp, tekrar aldıkları yere bırakmaktadır. Ve bu ‘rehabilitasyon’ işlemleri de Geçici barınma ve rahabilitasyon merkezlerinde yapılmaktadır. Ancak köpekperestler için burası en tehlikeli yerlerdir. Çünkü belediyelerin hepsi 5199 sayılı kanundaki görevleri canla başla yapsalar, sokakta üreyen köpek kalmayacak ve bu sorun kendiliğinden bitecektir. 2004 yılında yapılan 5199 sayılı hayvan hakları kanunun amacı budur. Fakat, barınakları cehennem gibi korkunç gösteren köpekperestler, hayvanları toplayıp kısırlaştırmak için gelen belediye çalışanlarına saldırarak köpeklerin kısırlaştırılmasını engellemektedir. Az sayıda ama aktif ve organize bir gurup bu “köpeklerin kısırlaştırılmasını engelleme” faaliyetini çok başarılı bir şekilde sürdürmektedir. Belediye çalışanları inatla ve sabırla bu kişilere tahammül edip işlerini yaptıkları zaman ne oluyor peki? Bu kişiler belediye başkanlarının makamlarına kadar gidip pervasızca bağırıp, çağırıp her türlü hakareti ediyor, suçluyor, bir anlamda belediye başkanlarını yıldırıyor. Belediyeler de “yahu ne uğraşacağız köpekle kediyle… başımıza bir sürü insan toplanıp rezillik yapıyor” diyerek kısırlaştırma işlerini minimuma indiriyor. Bunun sonucunda da ne oluyor dersiniz? Tabii ki sokaklarda başıboş dolaşan köpek sayısı artıyor. Kısırlaştırılmadıkları için çoğalıyorlar. Peki bu köpekperest kitle bu köpeklerin artması için neden bu kadar rezillik ve gürültü yapıyor biliyor musunuz? Köpek maması satılsın diye.

Yukarıdaki paragraftan daha en az 15-20 yazı daha çıkar. Yazacağım. Ama şimdi değil…

            Bizler gelip hayvanların yaşam alanlarını işgal ettik

            En saçma köpekperest argümanı da aslında budur. Ama nedense halen çalışan bir argümandır. Gelin köpeklerin tarihlerine bir bakalım. Ben burada çok özet geçeceğim, meraklısı Google araması yaparak zilyon tane kaynak bulabilir

            Köpek adını verdiğimiz tür, yaklaşık 30.000 yıl kadar önce vahşi kurtlardan yapay seçilimle evrilmiştir. İnsanların yiyecek artıklarıyla beslenmenin kolay olduğunu fark eden bazı kurt türleri insan yerleşkelerine yaklaşmış, insanlar da zaman içerisinde bu kurtları yanlarına alarak “yapay seçilim” ile kurttan köpeğe evrilmesini sağlamış ve hatta bu süreci hızlandırmıştır. Yani aslında doğada köpek diye bir tür olmamıştır. İnsan müdahalesiyle kurtlardan evrilerek köpek haline gelmiştir. Dolayısıyla biz belki vahşi hayvanların yaşam alanlarının çok küçük bir bölümüne şehirler kurduk, evler, işyerleri yaptık ama bizim yaşam alanımızın da olması gerekmez mi? Yani biz insan türü olarak başka bir gezegenden gelip burayı işgal mi ettik?

            Onları da Allah yarattı

            Çok kurnazca bir argüman. Tam Arap putperestlerinin yaptığı gibi bir kumpastır bu aslında. Bu konun net anlaşılması için bir örnek vermeliyim. Bir inşaattan bahsedersek, bir inşaat hammaddesi üreticisi, bir yarı mamul üreticisi, bir malzeme üreticisi ve bir yapımarket düşünün. Bir müteahhit ne yapar? Gider bir yerden beton, bir yerden demir, bir yerden fayans, bir yerden pvc doğrama, bir yerden cam vs alıp, işçileri çalıştırıp bir bina yapar. Ve biz ne deriz? “bu binayı müteahhit falan yaptı” deriz değil mi? Doğrusu da budur.

            Aynı durum kurt – köpek üretimi noktasında da olmuştur. Yani Allah kurtları yaratmış, insanoğlu ise bu hayvanların yeme, yaşama, üreme gibi pek çok noktada yapay seçilim baskısı oluşturarak gelişimlerini farklı bir yöne döndürmüştür. Yani Allah kurtları yarattı, ama biz onu köpeğe çevirdik. Köpekler artık Allah’ın yarattığı kurt gibi hayvanlar değildir. Fakat DNA kütüphanesinde eski kurt özellikleri de halen var. 30.000 yıldan bu yana kurt gibi yaşamamışlar, insanlar bu kurtları baskılayıp köpeğe dönüştürmüştür. Ancak içlerinde yine “sürü” olma, sürüyü kourmak için bir hiyerarşi gibi özellikler bulunmaktadır. Buna ek olarak lider gördüğü sahibine bağlılık, alan koruma, komutlu saldırı gibi yeni özellikler de genetik kütüphaneye karılmıştır.

            Nasıl ki yapılan bir apartmanı yapan isim olarak “çimento fabrikası bu binayı yaptı” demiyorsak, binayı yapanı “falanca müteahhit” olarak gösteriyorsak aynı durum köpekler için de geçerlidir. Allah kurtları yaratmıştır, ama onu köpek haline insanlar getirmiştir.

            Sokaklar, köpeklerin doğal yaşam alanıdır

            Hayır kardeşim, değildir. Çünkü insanoğlu kurtlardan yapay seçilim baskılaması sonucunda elde ettiği köpekleri bir işte kullanmak için elde etmiştir. Avda yardımcı olsun, kapıda bekçilik yapsın, kurt saldırıların aktif koruma yapsın vs

            Sokaklar köpeklerin yaşam alanıdır demek en az “Çamaşır makinelerin yeri sokaklardır” demek kadar saçmadır. Çünkü insanlar bu hayvanlardan birçok şekilde yararlanmak üzere yanlarında bulunduruyorlardı. Çeşitli işlerinde köpeğe ihtiyaç duyan insanlar işlerine gelen köpeği evinde, bahçesinde ağılında, çiftliğinde barındırıyordu. Tıpkı bizim bu gün otomobillerimizi kullanıp, sonrada bir yerde otomobillerimizi bulundurduğumuz gibi.

            Kısacası köpeklerin doğal yaşam alanları insanların evlerinin bahçeleridir. Sokaklar değil.

            Köpekler iyi insanı – kötü insanı hisseder

            Ve pek çok kişi, kendisine düşünmek zor geldiği için bu saçmalığa körü körüne inanır. Zaman zaman gazetelerde yer alan popüler haberlerden biri de “köpeğe tecavüz etti” haberidir. İnsanlar köpekperestlerin yaymış olduğu hazır algılar varken düşünmek istemezler. Hemen o algıları kullanırlar. Eh, bir de mağdur(!) olan bir köpek vardır ortada… al sana iki algı birleşti mi? Hah… tam da köpekperestlerin istediği ortam oluştu demektir.

            Bir kere neden saçma? Köpek perestlere göre, köpekler iyi insanı, kötü insanı hissedebiliyor ya,  o zaman kendilerine hallenen ve cinsel istismarda bulunan kişiyi neden hissedemiyor? Neden ağır sapık olan, köpeğe hallenecek kadar müptezel olan bu adama saldırmıyor? Haber bülteninde deniyor ki : kenar bir mahallede aylarca tecavüz edilen köpek bulundu….” Aylarca? Köpekler iyi insanı, kötü insanı ayırt edebiliyorlar ama ağır sapık bir adamı anlayamıyorlar. Öyle mi? E, anladıysa neden aylarca bu ağır sapığın kendisine cinsel istismar uygulamasına izin veriyor?

Köpek zeki bir hayvan değildir, kutsal bir hayvan değildir, melek değildir… ödül ve ceza ile istediğiniz her şeyi yapan, kendi çıkarını düşünen, deforme edilmiş ve özellikleri çok bozulmuş bir “eski kurt” cinsidir.

Şimdi bir kahve için, bu yazdıklarımı bir daha düşünün. Sonra lütfen gelip yorumlarda fikrinizi bildirin.

Devam edeceğiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Putperestlik Bitti mi? Bölüm 08

  “Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak" ( Hristiyanların Kutsal Kitabı İncil'de Yuhanna 8:31'de bu söz yer alır. ) Bir arkadaşıma yazılarımı okuttum. Nasıl olmuş dediğimde : “seni tanımasam roman yazmışsın ama çok uçuk olmuş derdim” dedi. Evet. Bu bir roman olsaydı belki de her şey daha güzel olurdu. Bu yazılar toplanır ve belki bir gün roman olarak yayınlanır. Ama gerçeğin bu kadar pervasız olduğu kimseye malum olmaz. Bir önceki yazımızda nasıl bir mücadele yöntemi kullanmamız gerektiğinden bahsetmiştim . Bu köpekperestlere hiç yanıt vermeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Saçma sapan, deli saçması argümanlarına sessiz kalmak, maça 1-0 geriden başlamak demektir. Gerçi bu cevapların bazılarını daha önceki yazılarda yayınlamıştım. Ama toplu bir “ Saçma sapan argümanlara adam akıllı yanıtlar ” yazısı da şurada kenarda dursun. Bizler gelip hayvanların yaşam alanlarını işgal ettik               ...

NEDEN KÖPEKLERE TAPIYORLAR? Bölüm 01

                “Kalabalıkta en çok sesi çıkan oradaki en zayıf kişidir.” American Gangster  (Replik)       Mutlaka siz de rastlamışsınızdır. Sosyal medyada büyük harfle yazan, "Vijdan" yazan, başıboş köpeklerin sorun olduğun söyleyen her kese beddua eden tipler vardır. karşıtı olarak gördüğü her insana tehditler savuran bu kişiyi ya da kişileri hatırladınız değil mi? neden böyle yapıyorlar dersiniz? kendilerinin öne sürdüğü gibi "hayvan sever" oldukları için mi? haydi gelin, şu zavallıları biraz tanıyalım, örneklerle anlatalım.      Kişilik nedir? kaç çeşit kişilik vardır? bu sorunun yanıtını her insan kendince verebilir. Yok mu bunun bir net tarifi? Olmaz mı? var tabi. Buyursunlar efendim, Florance Littauer isimli yazar, bu sorunun yanıtını çok kapsamlı şekilde vermiştir. Kişilik denen şeyin "Efradını cami, Ayarını mani" tarifini verdiği kitabı "Kişiliğinizi Tanıyın"  sizlerin de bu konuyu etraflıca öğren...

Putperestlik Bitti mi? Bölüm 05

  “Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter.” Malcolm X Canisteistlerin saçma sapan argümanlarına yanıt verdiğimiz serimize devam ediyoruz. Bu beşinci yazı. Ama ne dediğimizi, nelerden bahsettiğimizi anlamak için lütfen bu serinin dana önceki yazılarımızı da okuyun. Yoksa “N’oluyo ya?” der kalırsınız.                 İşin rengi çok, ama çok belli aslında. Birileri, sermaye hareketleri arasındaki küçük boşluğu açtıkları sektör ile doldurmak için uğraşıyor. Normal şartlar altında bir sektör başlatılırken önce bir fizibilite raporları hazırlanır, üst düzey basın, iş dünyası, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları gibi   bazı organizasyonlara tanıtım toplantıları yapılır. Pazarlama ağları reklamlarla çalışmaya başlar, tüketici davranışları belirlenir, istatistik çalışmaları yapılır vesaire…                ...